Perşembe günü yaklaşık 650 göçmenin Midilli adasına ulaşmasının ardından Yunanistan hükümeti, bu artışın nedenlerini sormak için Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin'i cuma günü Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak bilgi aldı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı verilerine de yasadışı göç teşebbüslerinin arttığını doğruluyor.
Geçtiğimiz Ağustos ayında 1523 yasadışı göçmen yakalanırken bu yılın aynı ayında bu sayı beş kattan fazla artarak 8149’a yükseldi.
2019 Yaz Aylarında Yakalanan Göçmen Sayısı 2018’in Aynı Dönemine Göre 3 Kat Arttı
2018 yılının Haziran, Temmuz ve Ağustos ayında toplam 5881 kişi, Sahil Güvenlik botları tarafından durdurulurken bu yılın aynı döneminde güvenlik güçlerinin yakaladığı göçmen sayısı 16 bin 800’e yükseldi.
Türkiye’nin “düzensiz göçmen” olarak tarif ettiği kişi sayısı yılın ilk sekiz ayında 26 bin 513’e ulaştı.
2018 yılının ilk sekiz ayında ise Ege Denizi’nden Yunanistan’a ulaşmaya çalışan düzensiz göçmen sayısı 16 bin 453 idi.
Ana geçiş noktaları Ege Denizi’ndeki Yunan adalarına yakın kıyılar
Göçmen kaçakçıları çoğunlukla İzmir’in Çeşme, Foça, Selçuk, Karaburun, Seferihisar, Aliağa, Menderes ve Dikili ile Balıkesir’in Ayvalık, Edirne’nin Enez,
Çanakkale Ayvacık, Muğla’nın Bodrum ve Datça, Aydın’ın ise Didim, Söke, Kuşadası ilçelerinin sahil noktalarından Yunan adalarına ulaşmaya çalışıyor.
Tekne ya da şişme botlarla Çanakkale ve Balıkesir’deki ilçeler ile İzmir’in Dikili, Foça ve Aliağa ilçelerinde denize açılan göçmen kaçakçılarının hedefi Midilli adası olurken, İzmir’in Karaburun ve Çeşme ilçelerinden denize açılanlar Sakız, Aydın’ın ilçelerinden yola çıkanlar Sisam, Muğla’nın ilçelerinden deniz araçlarına binenler ise Kos (İstanköy), Simi (Sömbeki), Leros (İleryoz), Pserimos (Keçi Adası) gibi adalara ulaşmaya çalışıyor.
Salih Güvenlik Komutanlığı verileri yakalanan “düzensiz göçmenler” arasında ağırlıklı olarak Suriyeli ve Afgan bulunmakla beraber; Fas, Cezayir, Filistin, Mısır, Yemen, Eritre, Somali, Bangladeş, Senegal, Kongo, Gine, İran, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Togo’nun aralarında olduğu ülkelerden insanlar bulunuyor.
Çorabatır: “Ekonomik kriz ve Türkiye’de artan Afgan nüfusu düzensiz göçü arttırıyor”
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, Ege Denizi’nde yaz aylarında baş gösteren göç artışın ekonomik krizin büyümesinden, nefret söyleminin yaygınlaşmasına bir dizi faktörün bunda rol oynadığı görüşünde.
Ancak İGAM Başkanı’na göre, son dönemde Türkiye’de sayıları çok hızlı artan Afgan sayısının da hızlı yükselişte rol oynuyor.
“Yakalananlara baktığımızda Afgan ve Suriyelilerin çok ağır bastığını görüyoruz. Ege Denizi’ndeki faaliyette artışta rol oynayan ana faktör, Afganlılar. Afganlı girişi çok artış gösteriyor. Suriyelilere baktığımızda AB ile varılan mutabakat ve devam eden yardımlarla onların durumu neredeyse stabil hale gelmiş idi. Ancak on altı, yedi ayda döviz kurlarındaki oynamalar, ve bunun ekonomiye etkisi sonucu fabrikaların eleman çıkartması bu insanları çok olumsuz etkiledi. Yalnız Suriyelilerin değil birçok ülkeden özellikle İstanbul’da kayıtdışı çalışan insanların iş bulma imkanlarını daralttı.”
Çorabatır: “Suriyeliler geri gönderilecek söylemi panik yaratıyor”
İstanbul Valiliği’nin almış olduğu “İstanbul’da kaydı olmayan Suriyelilerin kaydı oldukları illere gönderileceği” yönündeki kararın henüz etkisini ölçmenin mümkün olmadığını belirten İGAM Başkanı, mülteci hakları savunucularını da serinkanlı davranmaya davet etti.
Çorabatır, “İstanbul Valiliği’nin 22 Temmuz’da açıklama yapmasının ardından Türkiye’nin mültecileri korumayacağına dair bir panik oluştu. Medya da ‘Suriyeliler geri gönderiliyor’ veya ‘Türkiye’nin koruma politikası sona eriyor’ minvalinden haberler yapması bu endişeyi daha da arttırdı. Bununla beraber mülteci haklarını savunanların da serinkanlı ve sağduyulu olmalarında olanı iyi anlayıp konuşmalarında fayda var. Çünkü mültecilerin paniği düzensiz bir göçle paraya çevirmek isteyenlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunlara dikkat etmek gerek. Bir de tabii özellikle hem iktidar hem muhalefet cephesinde gelişen ‘Suriyelileri geri göndereceğiz’ büyük endişe yaratıyor. Üstelik bu aynı zamanda nefret söylemiyle birleşerek mültecilerin huzurunu bozuyor” dedi.
Kaynak: VOA - Hilmi Hacaloğlu